Ve onlar, Süleymanın mülkü (nübüveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkâr etmedi, ancak şeytanlar inkâr etti. Onlar, insanlara sihri ve Babildeki iki meleğe Haruta ve Maruta indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkâr etme demedikçe hiç kimseye öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allahın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi. Bakara Suresi, 102
Yahudi, tamamıyla kontrolü elinde olan farmasonluk teşkilatını, kendi hedeflerine ulaşabilmek için istismar eder. Nasıl mı?
İdareci olan kesimi, burjuvanın ileri gelen şahsiyetlerini, özendirdiği farmasonluk teşkilatına sokar. Sonra farmasonluğun gizli kuralları diyerek ve güya farmasonluğun hizmetine imiş gibi davranarak onları kendi istediği yönde sevk ve idare eder. Bu kimseler de farmasonluğun kurallarını uyguluyoruz zanneder. Aslında bu kimseler farmason teşkilatına dahil olmakla, gerçekte Yahudinin bir oyuncağı haline geldiklerini bilmezler.
Adolf Hitler
Bu mecliste varlığından nadiren bahsedilen bir güç odağı İtalyada mevcuttur. Güç odağı demekle gizli cemiyetleri kastediyorum. Daha fazla inkâr etmenin bir yararı yoktur, çünkü gözlenmesi mümkün değildir. Avrupanın büyük bir bölümü, İtalya ve Fransanın tamamı ve Almanyanın neredeyse bütünü, yeryüzünün demir yollarıyla donatıldığı gibi bu gizli cemiyetler ağıyla donatılmıştır. Maksatları nedir? Bu soruyu cevapsız bırakma ihtiyacını duymuyorlar artık. Hukuk devletlerini istemiyorlar. Yeryüzünün dokusunu değiştirmek istiyorlar. Toprak sahiplerinin mallarını gasbetmek ve dini kuruluşları kaldırmak istiyorlar. Bu cemiyetlerden bazıları daha da ileri gidiyorlar. Devletlerin tamamını ortadan kaldırmak istiyorlar.